Kimler dava açabilir? Bu hususta ikili bir ayrım söz konusudur. Şayet trafik kazası mağduru hayatta ise borçlar yasanın 41. 45. Ve 47. Maddeleri uyarınca bizzat kendisi parasal ve içsel tazminat davası açabilir. Şayet mağdur vefat etmiş ise onun vefatı ile parasal ve içsel zarar gören yakınları, annesi, babası, eşi, çocukları, kardeşleri, nişanlısı, bakım ve desteği altındaki kişiler parasal ve içsel zararlarının tazmini için dava çama hakkına sahiptirler.. Mağdur can vermeden önce tazminat davası açtıysa yeniden bu kişiler davaya devam edebilirler.

Trafik kazalarında dava açma müddeti nedir?Borçlar yasası 60. maddesi “Zarar ve ziyan yahut manevi zarar namiyle nakdi bir tutar tediyesine müteallik dava, mutazarrır olan tarafın zarara ve failine ittılaı tarihinden itibaren bir yıl ve her halde zararı müstelzim fiilin vukuundan itibaren on sene mürurundan sonra istima olunmaz. Şu kadar ki zarar ve ziyan davası, ceza yasaları mucibince süresi daha uzun müruru vakte tabi cezayı müstelzim bir fiilden neşet etmiş olursa kişisel davaya da o müruru vakit tatbik olunur. Şayet haksız bir fiil, mutazarrır olan taraf aleyhinde bir alacak tevlit etmiş olursa, mutazarrır kendisinin tazminat talebi müruru zaman ile sakıt olsa dahi o alacağı vermekten imtina edebilir” şeklindedir.

Yasada da izah ettiği üzere maddi ve manevi zararların tazmini için dava açmak için yasada belirlenen müddet mağdurun uğradığı zararı ve failini öğrendiği tarihten itibaren 1 senedir. Her halükarda ise kazanın olduğu tarihten itibaren 10 sene geçtikten sonra dava açma hakkı zaman aşımına uğrar.Lakin trafik kazası neticesi ortaya çıkan vaziyet ceza davasının gerektirir bir durum ise, ve o durum için ceza yasalarında çok daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörülmüş ise tazminat davası açma süresi de ceza yasalarında tertip etmiş olan zamanaşımı süreleri asal alınır. Daha önceki ve yeni Ceza yasalarında değişik ceza zaman aşımı süreleri mevzubahis olduğu gibi kazada meydaan gelen zarara göre de zamanaşımın başka bir deyişle dava açabilmenin süresi değişebilmektedir.

Trafik kazaları neticesi dava kimlere karşı açılabilir?

Trafik Kazası neticesi kime karşı dava açılacağı olan kazaya göre değişektir. Kazanın olmasıyla aşağıda belirteceğimiz sorumlular müştereken ve müteselsilen mesul olurlar.

Çünkü Borçlar Yasanın 51. maddesi de ” Müteaddit kimseler çeşitli sebeplere (haksız muamele, akit, yasa) binaen sorumlu oldukları takdirde haklarında, beraber bir zarar vukuuna sebebiyet veren kimseler hakkındaki kararlara göre muamele olunur.” denilmektedir. Beraber zarara sebep olanlara ait Borçlar Yasayı’nun 50. maddesindeki tertip etmeye göre ise ” Ansızın ziyade kimseler beraber bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer’an methali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsilen sorumlu olurlar. Hakim, bunların birbiri aleyhinde rücu hakları olup olmadığını takdir ve gerekirse bu rücuun şümulünün derecesini tayin eyler.” şeklindeki düzenlemeyele beraber zarar verenlerin sorumluluğu tertip etmiştir.

Buna göre bir kazanın olmasında araç kullanan sürücü kusurlu ise sürücüye dava açılacaktır. Şayet araç trafik kaydında sürücünün üzerine kayıtlı değilse, yasa gereği aracın maliki de zarardan mesul olduğundan tazminat davası her ikisine beraber yöneltilecektir. Zararı doğuran eyleme kimler neden oldu ise kusurları dikkate alınarak dava açılabilecektir.

Ancak trafik kazasına sebep olan kişi itibariyle yapılan bu ayrımın yanında daha ehemmiyetli bir ayrımda zararın türüne göre sorumluların belirlenerek açılmasıdır. Zararın kaynaklandığı adli ilişkinin türünden yola çıkılarak davalılar belirlenir.

Mesela : Karayolları Zaruri Mali Mesuliyet Sigortası bakımından doğan maddi zararları güvence sınırına kadar sigorta şirketi karşılarken teminat sınırının üzerindeki zararlar araç sahibine yöneltilerek isteyebilir. Lakin manevi zararlar bakımından söz konusu sigorta türü için, sigorta şirketinin sorumluluğu yoktur. Aksine kasko denilen(Karayolları İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası) sigorta türü bakımından sigorta şirketlerinin sorumluluğu söz konusudur.

Tabi burada Zaruri Taşımacılık Ferdi Koltuk Kaza Sigortasının da ek bir garanti sağladığı unutulmamalıdır.

Günlük hayatımızda çok sık karşılaştığımız hukuki bir konu olan trafik kazalarının hukuki neticelerinden biri olan tazminat davaları kısaca bu şekildedir.

Kazaya sebebiyet veren kusurlu aracın şoförüne karşı yolcular tazminat davası açabilir mi?

Burada yolcuların araç şoförüne veya araç sahibine dava açma hakları pek tabidir ancak ailevi nedenlerle araç şoförüne dava açılmak istenmemektedir. Peki böyle bir durumda sigorta şirketine karşı dava açılabilecek midir? Bu suale kolayca evet yanıtı verebiliriz. Rücu koşullarının olmaması kaydıyla kusurlu aracın sürücüsü tarafından rastgele bir ödeme yapılmadan olan zararın sigorta şirketi tarafından karşılanması sağlanabilir. Sigortanın türüne gore isteyecek zarar da değişmektedir. Çünkü ihtiyari mesuliyet sigorta ile Mecburi Mesuliyet sigortalarının kapsamları değişik olduğu gibi Mecburi Ferdi Koltuk Sigortası da değişik zararları karşılamaktadır.

Mecburi Mali mesuliyet sigortası, sigorta ettirenin, üçüncü kişilere verdiği onun karşılamak üzere oluşturulmuş bir sigorta türüdür dolayısıyla araçta bulunan kazaya sebebiyet veren sürücü hariç yolcularda üçüncü kişi olacağından sigorta şirketine dava açabilirler.

Parasal ve İçsel Tazminat Kapsamı ve miktarı nasıl belirlenir?

Trafik kazası neticeninde ölüm olayı gerçekleşmişse; Kalıtçıları, can verenin desteğinden yoksun kaldıklarından destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin giderlerini isteyebileceği gibi, can verenin,ölümü hasebiyle duydukları keder, acı ve keder nedeniyle manevi tazminatta isteyebilirler.

Yaralanma olduysa; Olan iş ve güç kaybı nedeniyle iş ve güçten yoksun kalınan gün süresince, çalışamadığı ve kazançtan yoksun kaldığı için, çalışamayıp yoksun kaldığı kaybı, rehabilitasyon görmüşse tedavi giderlerini isteyebilecektir. Aynı şekilde manevi tazminat talebinde de bulunabilecektir.

Sakatlık oluştuysa; Kişi sakatlık oranına göre alana gelecek iş ve güç kaybına göre zararını isteyebilecek, tedavi giderlerini isteyebilecek ve manevi tazminata hak kazanabilecektir. Ayrı olarak, araçlara veya eşyalara verilen zararların karşılanmasını istenebilecektir.

Tazminatın hesaplanmasında davacının ekonomik durumu ve uğramış olduğu zararların tam olarak tespiti çok ehemmiyetlidir. Bu hesaplama esnasında hasarlar kanıtlarıyla tam olarak kanıtlayamaz ise asgari fiyat üzerinden zararın hesaplanması ve daha düşük tazminat miktarları söz konusu olacaktır. Bilhassa manevi tazminat soyut bir kavram olduğundan kazazedenin uğramış olduğu zararların net ve çok iyi bir şekilde, kanıtlarıyla birlikte ortaya konulması gerekmektedir. Bu hususta profesyonel avukatlardan yardım almanın ehemmiyeti bilhassa tazminatın miktarının doğru ve tatmin edici olması istikametinden ehemmiyetlidir.